Sevgili İzmirliler,
Sizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün, İzmir’in Kurtuluş Haftası kapsamında, güzel İzmir’imizdeyiz.
Son zamanlarda İzmir Körfezi’ne ilişkin balık ölümleri, kötü koku ve görüntülerle karşılaştık. Bugün, TÜBİTAK Gemisi’ndeyiz; bu üzücü olayları ve nedenlerini yerinde görmek için bilim insanları, valimiz ve belediyelerimizle birlikte saha çalışması yapıyoruz.
İzmir Körfezi, bir tabiat harikası ve dünyanın göz bebeğidir. Kurtuluş Savaşı’nda düşmanın denize döküldüğü yerdir. Mavi Vatanımızın en anlamlı bölgelerinden biridir. Ancak bugün Körfezimiz tehlike altında, can çekişiyor.
Karadan gelen kirlilik nedeniyle Körfezimiz nefes alamıyor. Balıklarımız toplu ölümler yaşıyor. Bakanlığımız, bu acı duruma neden olan faktörleri araştırmak için hemen harekete geçti. Körfezin farklı noktalarından deniz suyu örnekleri aldık.
Üzücü bir şekilde, denizdeki atık kaynaklı amonyak miktarı olması gerekenin 50 katı fazla. Bu, evsel ve endüstriyel atıkların arıtılmadan suya karıştırıldığı anlamına geliyor. Bu durum koku sorununa neden oluyor ve insan sağlığını tehdit ediyor.
Denizdeki oksijen seviyelerine baktığımızda da benzer bir manzarayla karşılaşıyoruz. İzmir Körfezi’ndeki oksijen seviyesi 6 miligram/litre olması gerekirken, bu seviye 1,8’e, bazı yerlerde 0’a kadar düşmüş durumda. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı İzleme Sonuçlarına göre, kirlilik parametrelerinde özellikle 2020 yılından sonra ciddi bir artış gözlemleniyor.
Şu anda Körfez’in iç kısmında toplam fosfor, klorofil-a ve amonyum azotu gibi zararlı maddeler sınır değerlerinin iki katı fazla. İç Körfezimizde su hareketi ve sirkülasyonu durma noktasına gelmiş durumda.
Altını çizmek gerekirse, Körfezimizin bazı bölgelerinde artık yaşam belirtisi kalmadı. Balıklarımız oksijensizlikten ölüyor. Körfeze dökülen 7 derenin durumu da içler acısı. Derelerdeki su, organik kirlilik açısından tarihin en kötü durumunda.
İzmir Körfezi’ni temizlemek için yapılan Büyük Kanal Projesi, tam tersi bir etki yaratmış durumda. Yağmur suyu ve kanalizasyon şebekesinin birleştirilmesi nedeniyle, denize akan kirli ve katı madde miktarı 5,5 katına çıkmış durumda. Bu, denizimiz için hayati bir sorun.
Ayrıca, Çiğli Atıksu Arıtma Tesisinin verimli bir şekilde işletilememesi bir başka problem. Bakanlık olarak, bu tesis düzgün çalıştırılmadığı için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni defalarca uyardık. Son 5 yılda, 6 milyon liradan fazla tutarda 13 ayrı ceza uyguladık.
İzmir Körfezi’nin bu hale gelmesinin sorumluları, seçim meydanlarında “İzmir Körfezi’nde yüzeceğiz” diyen ancak görevdeyken körfez için hiçbir adım atmayanlardır. Sorumlular, şimdi suçlarını örtbas etmek için “Bu balıklar bize ait değil” diyerek kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar.
Bu kirliliğin sorumlusu, yağmursuyu ve kanalizasyon kanallarını bile ayıramayan, atıksu arıtma tesislerini çalıştıramayan, derelerini ıslah edemeyen belediyelerdir.
Bakanlık olarak, İzmir Körfezi için sorumluları izlemeye ve denetlemeye kararlılıkla devam edeceğiz. Bilim Kurulumuzu oluşturduk. Birazdan yapacağımız koordinasyon toplantısında, bilim insanları, STK temsilcileri ve kamu kurumlarıyla neler yapacağımızı konuşacağız.
Bilim insanlarımız, yerel yönetimlere kirlilikle mücadele için yol haritaları çıkaracak. Biz de Bakanlık olarak belediyelerin bu ödevleri yerine getirip getirmediğini takip edeceğiz. Eksiklikleri varsa belirteceğiz. Yönetim zafiyeti varsa uyaracağız. Gereken adımlar atılmıyorsa harekete geçmeleri için zorlayacağız.
İzmir Körfezi, kaderine terk edilemez, görmezden gelinemez, yok sayılamaz! Biz de buna asla izin vermeyiz. İzmir Körfezi’nde yapılan her şeyi 7/24 takip edeceğiz.
İzmir Körfezi için gayret eden herkese teşekkür ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.